Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı

Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı


Bilinçli toplum

20 Kasım 2021 - 00:31 - Güncelleme: 20 Kasım 2021 - 00:37

Dünyada özellikle demokrasi ile yönetilen çağdaş, gelişmiş ülkelerde toplum bilinci önemlidir. Onun içindir ki, toplum olarak bilinçlilik düzeyi yüksektir.

Bilinçli birey, kendilerine yapılan olumlu veya olumsuz tavırlar karşısında tepki gösteren, sorgulayan, yapılan her yanlışın karşısında duran, kamuoyu oluşturarak ve direnç göstererek “tavrı” toplumsal tepkiye dönüştürendir.  

Türk halkı olarak bizlerin bu konuda çok eksiği var. Ne yazıktır ki halkımız, kendisine yapılan iyilikler ile kötülükleri ve hak ihlallerini çabuk unutan, günlük olaylar karşısında geçici tepki veren bir yapıya sahip olmakla birlikte ülkemizde “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” anlayışının da oldukça yaygın olması, toplum olarak birçok şeyi kolektif olarak çözemememizin en önemli sebebleridir.

Özellikle siyasiler, bu durumu bilen çıkarcı bir kesim tarafından iyi kullanıyorlar. Her türlü haksızlık, yolsuzluk ve insanlık değerlerine saygısızlık ile hak ve özgürlükleri yok sayan bu kesim, “Nasıl olsa bir kaç gün konuşulur, daha sonra unutur” düşüncesiyle toplumun tepkisinden çekinmeden cesurca hareket ediyor. Halk arasında söylenen “Balık hafızalı” söylemi de buradan çıkmış olabilir. Bence halkın bu anlayışının temelinde kin tutmama, hoşgörü ve iyi niyet yatmakta. Halk olarak bu yüzden de geçmişte çok bedeller ödedik; böyle giderse ödemeye de devam ederiz.

Çünkü toplum olarak sorgulamıyoruz, hesap sormuyoruz, eleştirmiyor ve eleştirene de saygı duymuyoruz. Kendimize zararı olmadığı takdirde tepki göstermeyen ve seyirci kalan bir görüntü sergiliyoruz. Olumsuzlukları yüzüne karşı eleştirmiyoruz, hesap sorup yeterince direnmiyoruz. Tüm bunların sebebi ise, toplum bilicinin yetersiz olmasıdır.  

Peki, Toplumsal Bilinç nedir? Toplum yaşamındaki görüşleri, kavramları, düşünceleri, siyasal, sanat, töre vb. kurumları oluşturan bilinç biçimlerinin tümüdür. Toplumun ortak algısı ve duyarlılık biçimi olarak formüle edildiğinde, toplumsal bilincin bireylerin gündelik yaşamında ve onların ortaya koyduğu kurumsal örgütlenmelerdeki yansımasıdır.

Toplumun bilinci; muhatap olduğu olaylar karşısında zamanında ve yerinde tepki verebilmektir. Doğru olanı desteklemek, yanlışı engellemektir. Yapmak istediğini planlayarak, bilerek ve sonrasını düşünerek yapabilmektir. Olumsuzluklar karşısında sorumluluk duymak ve direnmek ile toplumun gelişimine ve yaşamına katılımcı çalışmalarla etki yapmaktır.

Toplum bilincinin oluşmasında üç temel unsur vardır.

Bunlardan;

Aile, çok önemli unsurdur. İyi eğitimli ve ahlaki değerleri yüksek bir ailede yetişen çocuk, tabi ki sorumluluk sahibi ve duyarlı bir vatandaş olacaktır.

İnsanın yetiştiği aile çevresi ile iş çevresi ve arkadaş grubu da önemlidir. İyi bir çevrede yetişen, örf ve adetlere saygı duyan sorumluluk sahibi kişilerin ortamında bulunan insan, haksızlıkların karşısında daha duyarlı olacaktır. 

Bilinç temelinin oluşmasında okul çok önemlidir. İnsanın iyi ve donanımlı bir okulda eğitim almış olması, okumayı sevmesi, araştırmacı olması, olaylara daha gerçekçi bakmasında, ülkesine ve çevresine duyarlı bir fert olmasında katkı sağlayacaktır.

Buna günümüzdeki Z kuşağını örnek olarak verebiliriz. Z kuşağının en belirgin özelliğinin, kendilerini tek tip bir ideolojiye ya da ideolojik gruba veya partiye yakın hissetmiyor olduklarını görüyoruz. Yapılan bilimsel araştırmalarda, bu kuşaktakilerin yüzde 68,7'sinin, kendisini “Solcu”, “Milliyetçi”, “Muhafazakâr” gibi kategorilerle tanımlamak istemediğini ve herhangi bir siyasi partiye de yakınlık duymadığını ifade ettikleri görülmektedir. Kendilerini evrensel değerlere daha bağlı hissediyorlar ve mevcut siyasetin yaslandığı kategorileri reddediyorlar. Siyasetçilerin, dikte edici, buyurgan, sert dilini onaylamıyorlar. Bu kuşaktakilerin belirgin özelliklerinden biri de bizzat bilinçli ve “dijital toplumun” çocukları olmalarıdır.

Sonuç olarak;

Ülkemizde hemen hemen her alanda yaşanan kokuşmuşluğun ve çürümüşlüğün temelinde toplumun bilinçsizliği yatıyor olmasıdır. Onun için, Aziz Nesin’in dediği gibi “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyerek yaşattığınız yılanın bir sonraki hedefinin siz olmamanız için tüm dertlerimize deva olacak tek bir yol vardır. O da bilinçli birey ve bilinçli toplum olmaktan geçer. Bilinçli vatandaş, bilinçli seçmen, bilinçli anne-baba olmayı başarabildiğimiz gün, tünelde ışığı gördüğümüz gün olacaktır.



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum