Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı

Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı


Ekonominin önündeki riskler

21 Mayıs 2021 - 12:08

Ülkemizi yönetenlerin özelikle son yıllarda temel hak, özgürlük, hukuk ve yargı gibi bazı alanlardaki reformları ötelemeleri ülke olarak yavaşlama sürecine girmesine sebep oldu. Ekonomik kırılganlıklar ile birlikte bozulan dengeler ülkemizi sosyal ve ekonomik krizler gibi riskler ile karşı karşıya getirdi.

Bu riskler sonucu artan enflasyon ve işsizlik, daralan yatırımlar, şirketler kesiminde ve finansal sektörde artan kırılganlıklar ve düzeltici politika eylemlerinin ve reformların uygulanmasındaki dağınıklık göz önüne alındığında, genel makroekonomik görünüm daha kırılgan ve belirsiz bir duruma geldi.

Başka bir olumsuzluk da son zamanlarda bölgede devam eden jeopolitik gerilimler sebebiyle önemli dışsal olumsuzluklar oldu. Akdeniz Bölgesi'nde yaşadığımız olay, NATO müttefiki Fransa ve Yunanistan'a karşı izlediğimiz politikalar da ekonomi ve para politikalarını zora soktu. 


Bir diğer olumsuzluk ise, genç işsizliği ve yoksulluk oranını arttıran COVID-19 krizinin Türkiye’de ciddi derecede olumsuz etki yaratması, ekonomik ve sosyal kazanımlar daha da zayıflatmıştır. İki yıl içinde, ikinci kez olan para krizi, salgınla birleştiğinde, ekonomik çöküş riskinin artmasına sebep olmuştur.

Ekonomistlerin görüşü, liradaki düşüşün bir çok temel ihtiyaç malzemelerinin ve özellikle ilaç, akaryakıt gibi ithal malların yükselmesine neden olduğu yönündedir.

Uluslararası yatırımcıları endişelendiren, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın lirayı desteklemek ve ekonomik büyümeyi hızlandırmak için kullandığı finansal manevralar ve ucuz kredi teorisi tutmadığı için ülke ekonomisindeki daralma ve kriz daha da derinleşti.

Önemli gelir kaynağımız olan turizm de kötüye gidiyor. Avrupalı ve Rus tatilciler arasında popüler olan Türkiye'nin Akdeniz sahilinde, 2020 yılında pek çok otelin hiç açılmadığını ve en yoğun plaj sezonunda dahi çoğu otelin en az yarısının pandemi nedeniyle boş olduğu düşünüldüğünde, 2021 yılı da turizm açısından çok parlak gözükmüyor.

Ekonomi, 2020 yılının ikinci çeyreğinde ani bir durma noktasına geldi. Ancak, parasal ve mali önlemler, ekonominin en çok etkilenen kısımlarından bazılarına kısmi destek vererek para arzını genişletti. Aynı zamanda, zaten negatif olan reel faiz oranlarının arkasındaki parasal genişleme, makroekonomik dengesizliklere ve dış tamponların aşınmasına katkıda bulunarak, nihayetinde parasal genişlemenin tersine dönmesine yol açtı.

Bu olumsuzluklar karşısında Merkez Bankası, döviz piyasalarında lira satın alarak müdahale etmeye çalışmış olsa da bu hamle doların tükenmesine neden oldu. Ekonomistler, işyerleri ve bölge sakinleri tarafından Türk bankalarına yatırılan dolarları, Merkez Bankası' nın borç almaya başladığını ve bunun kötü sonuçlanacak bir strateji olduğunu söylüyorlar.

Bu politika değiş tokuşları, pandemiye bağlı belirsizliklerle birleştiğinde, ekonomik görünüm için bir dizi olasılık sunar. Ekonominin 2020'de olduğu gibi 2021 yılında da  küçüleceği öngörülüyor. Ancak bunun kapsamı, pandeminin Türkiye'de ve bazıları ikinci bir dalga yaşayan yakın ticaret ortakları arasında nasıl geliştiğine bağlı olacak. Hane halkı gelirlerinde azalma ve yoksulluk oranında yükselme olacak.

Dış sermaye için rekabetin şiddetli olmasının muhtemel olduğu bir dünyada, makroekonomik istikrara odaklanmanın sermaye akışları, döviz kuru istikrarı ve daha düşük risk primi açısından olumlu getirileri olabilir. Bu çabayı desteklemek amacıyla Türkiye, ilerideki toparlanmayı yönetmek için duyarlı ve esnek maliye politikasını sürdürebilir. 

Türkiye’nin farklı makroekonomik senaryolar altındaki orta vadeli mali çerçevesi, mali dengesizliklerdeki son artışa rağmen, ülkenin sınırlı şokları emebileceğini gösteriyor. Mevcut durum, mali alan sayesinde azalıyor olsa da otomatik dengeleyiciler ve hedeflenen önlemler, ekonomiyi COVID-19 şokundan korumada rol oynayabilir.

Bu, yaygın işten çıkarmalar ve iflaslar dahil olmak üzere önemli sosyal ve ekonomik maliyetleri ve varlıkların satışı ve insan sermayesi kaybı nedeniyle hanelerin yaşam boyu kazançlarında kalıcı bir düşüşün önlenmesine yardımcı olabilir.

Bu arada kamu harcamalarında tasarrufa gidilmesi ve gereksiz yatırımlardan vaz geçilmesi, yap-işlet garanti sözleşmeli işleri bitirmek de önemli ölçüde ekonomiyi rahatlatabilir.

Yaşadığımız bu krizi aşmanın yolu, dikkati yapısal reformlara yeniden odaklamak ve Türkiye'yi yüksek gelirli uluslar grubuna iten dirençli bir ekonomik sistemi yeniden inşa etmek için bir fırsattır.

Bu reformlar ticarette bütünleşme ve küresel değer zincirlerine katılımın derinleştirilmesi, işgücü piyasası reformlarının hızlandırılması, yeniliğin teşvik edilmesi, finans sektörünün çeşitlendirilmesi, uzun vadeli finansmana erişimin artırılması ve rekabetin sağlanması ekonominin büyüme potansiyelini artırmaya yardımcı olacak birkaç öncelikli alanlardır. 

Hükümet, ülke ekonomisini yönlendirmede etkin kurmayları ve kadroları bir araya getirerek, yukarıdan talimat almadan, bütün olumsuz ekonomik sorunları masaya yatırarak, olumsuzlukların çözümü için kısa-orta-uzun vadeli krizi önleme programları yaparak, bu çalışmaları kamuoyu ile paylaşmaları durumunda, ülke ekonomisindeki istikrar ve güven yeniden tesis edilmiş olacaktır. Böyle bir çalışma ileride karşılaşacağımız tehlike ve riskleri önlememiz açısından yararlı olacaktır.



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum