Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı

Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı


Hormonlu büyüme

05 Haziran 2022 - 11:04

Büyüme, ülkenin gayri safi yurt içi hâsılasındaki (GSYİH) artış anlamına gelirken; GSYİH ise en temel anlatımıyla, ülkenin bir dönem içindeki toplam üretmekte olduğu mal ve hizmetlerin parasal değeridir.

TÜİK geçenlerde yayınladığı verilerine göre, Türkiye ekonomisinin büyüme oranı 2022 ilk çeyrekte önceki yılın aynı çeyreğine göre % 7.3 olarak büyüdüğü kamuoyuna duyurdu. İlan ettiği bu büyüme, gerçek büyüme olmayıp, enflasyonun getirdiği normal büyümedir. Bu nedenle bu büyüme toplumda bir alt ve üst sınıf kavramını derinleştirecek, gelirin bölüşümde sorunları beraberinde getirecektir. 

Ülkemizde olduğu gibi enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde büyüme olmazsa stagflasyon denen ekonomik durgunluk olur. Bu durumda çok nadir görünen bir olaydır. Yüksek enflasyon büyümeyi de yanında getirir. Sorun şu ki büyüme oranı enflasyondan küçükse bu büyümeye iktisatçılara göre, hormonlu büyüme hane halkını fakirleştiren büyümedir.

Ülkemizde yaşanan gerçek enflasyon üç hanelere yaklaşmış durumda. Temel gıda maddelerinde artışı vahim noktaya gelmiş ve bütün ekonomik verileri alt üst etmiştir. Üç haneli yüksek enflasyonda hiçbir büyüme oranı, sağlıklı bir ekonomi oluşturamaz. Gelirin adaletli dağıtılması söz konusu değildir. Sadece bir avuç zenginin dahada zenginleşmesine sebep olur.

AKP İktidarında "büyüme oranı" yoksuldan zengine aktarılan sermaye oldu. TÜİK'e göre ilk 3 ayda aktarılan sermaye %7.3 dür. Bu rakamlarında TÜİK tarafından diğer verildede olduğu gibi maniple edildiğini söylemek yanlış olmaz. Asıl sorun şu ki hane halkı olarak, Büyüme orani olan %7.3 den kendilerine düşen payı alıp almadığıdır. 

Mesela işsizlere çalışanlara emekli dar gelirlere bu büyüme ne kadar yansıdı bu kesimlerin refahı yükseldi mi? Eğer yükseldi ise o zaman gerçek büyüme olduğunu söyleyebiliriz.

Ayrıca Cari açığa dayalı büyüme servet azalmasına neden olan bir büyümedir.  Başka bir ifade ile Türkiye’nin, yoksullaşmasına neden olan b ir büyümedir. Büyüme, üretilen mal ve hizmetlerin toplam değerinin yani zenginliğin artmasıdır. Asıl mesele bu artışın kimin cebine ne kadar girdiğidir.

Devletin kurumlarının verilerine göre, Türkiye ekonomisi % 7,3 büyümüş. Sanayi % 7,4 ile bu büyümeyi domine etmiş. Böylece ilk üç ay memlekette üretilen mal ve hizmetlerin toplam değeri yaklaşık 2,5 trilyon liraya, döviz cinsinden 180 milyar dolara yükselmiştir.

İşte bu artıştan kimler ne kadar pay almış buna bakmak gerekiyor.

TÜİK büyüme rakamlarının açıklandığı gün, İSO 500 sonuçları da açıklandı. 2021 verileri bir avuç zenginin her türlü ekonomik kriz ve pandemiye rağmen, büyük oranlarda kazanç elde ettiklerini görüyoruz. 500 büyük şirketin satışları yüzde 74, ihracatları yüzde 34, faaliyet kârları yüzde 139 artmıştır. Oysa 500 büyük şirket karını %139 arttırdığı 2021 yılı boyunca milyonlarca asgari ücretli 2825 liraya çalıştı. Sene sonunda zenginler karlarını kasalara istifledikten sonra, işçilerilerede mükâfat olarak 4253 liralık yeni asgari ücret oldu. Hükümet tarafından şov yapılarak açıklanan asgari ücret, 2022 yılının ilk çeyreğinde  yüksek enflasyon karşısında eridi.  Tl’nin değer kaybetmesi nedeniyle 4253 liranın yetersiz kaldı. Bu nedenle, yılın ilk aylarından itibaren İşçi sendikaları asgari ücretin yeniden yükseltilmesi için hükümete talepte bulundular. 

Sonuç olarak:

Küresel büyüme 2023 sonuna kadar yavaşlamaya devam edecek ve gelişmekte olan ekonomiler için “sert iniş” riskini daha da arttıracaktır.

Bu nedenle, yapısal ekonomik reformların yapılması yanında, bir program dahilinde üretimi güçlendirecek projelerin devreye sokulması ile istihdamı artırmak önemli bir konu haline gelmiştir.



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum