Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı

Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı


Siyasi ahlak ve etik

26 Şubat 2021 - 00:20

2004 yılında yasallaşan ve kamu görevlilerinin uymaları gereken saydamlık, tarafsızlık, dürüstlük gibi etik davranış ilkelerini belirlemek için Kamu Görevlileri Etik Yasası’nın meclisten geçerek yasallaşmasına rağmen, siyasette etik ve ahlak yasasının bugüne dek yasallaşmaması sizce de manidar değil mi?

Düzgün siyaset için etik ve ahlak kuralları son derece önemli olduğu halde, siyasette etik yasası uzun süredir ihmal edilen bir konudur. Siyasette, yozlaşmanın giderek arttığı ve ahlaki çöküşün gitgide hızlandığı göz önüne alındığında siyasette etik yasasının biran evvel meclisten çıkartılarak yasallaşması önemli ve değerlidir.

Bu konu hükümet kanadında da huzursuzluk yaratmış olacak ki, bu hususta bir taslak yasa hazırlandığı ve bu taslak yasanın meclis gündemine getirilebilmesi için yakında muhalefet partilerle görüşme turlarına başlanacağı bilgisi yandaş medya gündemine düştü.

Daha önceleri de defalarca bu konuya ilişkin yasa taslakları TBMM gündemine getirildi. Ancak; siyasette etik yasası hususu, Meclisteki hararetli tartışmaların ardından ya komisyonlarca rafa kaldırıldı ya da meclisten geçmeyerek kadük oldu. Ve görülüyor ki 2021 yılında da bu konu Meclisin gündemini epeyce meşgul edecek.

Hükümetin hazırladığı bu yasa tasarısı siyasette etik davranış ilke ve kurallarının belirlenmesi amacıyla Parlamento milletvekillerinin hediye, tayin, torpil ve kamu kurumlarıyla ilişkileri gibi konuları içeren siyasette etik tartışmalarıyla ülkenin gündemini oluşturacağa benziyor. Umalım ki bu kez iktidar ve muhalefet partilerinin uzlaşması ile ortak hazırlanacak bir yasa taslağı oluşturulur ve uygulanabilir bir yasa meclisten geçirilerek yasallaşır.  

Konuyu daha iyi kavramak için, “Ahlak ve Etik” tanımlarının ne olduğundan bahsetmek gerekiyor.  Etik ile ahlak kavramları, halk arasında genellikle aynı anlamda kullanılmakla beraber, aralarında bazı küçük farklar bulunmaktadır. 

Şöyle ki; 

Ahlak kuralları, iyiyi kötüden ayırt etmek amacıyla insan davranışları ve karakterinin iyiliği ve kötülüğü hakkında yapılan değerlendirmeler olup daha çok vicdani kararlardır. 

Etik ise, neyin doğru, neyin yanlış olduğu ile ilgilenen normları ve kuralları olan bir disiplindir ve toplumun her alanındadır.

Dolayısıyla içinde yaşadığımız ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel çevre ile uluslararası kuruluşları, kamu kurumlarını, kültürü ve yargıyı doğrudan etkiler.

Etik kişinin davranışlarını temel alan ahlak ilkelerinin tümüdür. Başka bir ifadeyle etik, insanlara işlerin nasıl yapılması gerektiğini belirlemede yardımcı olan kılavuz rehber ve ilkeler standardıdır. Etik aynı zamanda bir süreçtir. Bu süreçte karar alırken ve uygulama yaparken belli değerlere bağlı kalınarak hareket edilir. 

Etik dışı davranışlar ise aileden, yöresel alışkanlıklardan, çevresel faktörlerden, ülkede yaşanan olumlu veya olumsuz ekonomik hareketlerden, etik konusunda eğitimsiz olunmasından, yerel veya genel örf ve adetlerden kaynaklı yapılan hata sonucu gibi faktörlerden etkilense de Rus asıllı bir yazar diyor ki, “Çamurun içinde temizlik yapılır mı?” ve cevabını da kendi veriyor, “Evet, yapılır. Herkes kendi üzerine su dökerse gün gelir yanınızdaki çamurlu gezmekten utanır.”  

Bugün ülkemizde tam anlamıyla bozulmuş bir etik iklimi vardır. Ağırlıklı olarak siyasal çevrenin etkisiyle etik iklim olumsuz yönde değişmiştir. Giderek artan yozlaşma ve yolsuzlukta, siyasilerin ve seçilmişlerin   önemli rol oynaması nedeniyle de, siyasi etik kavramına bakmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. 

Bu konuda yazılmış felsefi makale ve doküman incelendiğinde siyasi etik: Devlet ve parti gibi siyasal kurumlar için söz konusudur. Bu kurumlarda yönetenlerin ve yönetilenlerin tavrıyla ilgili yargılar bütünüdür. Siyasal kararların, tutum ve davranışların iyi-kötü ve doğru–yanlış biçimde yargılanması demektir.  Burada en önemli nokta yönetenlerle ilgilidir. Çünkü görev, makam, unvan dağıtmak ayrıcalığına sahip olan yöneticilerin yozlaşma ve yolsuzlukta etkileri büyüktür. Şöyle ki; Yönetim, iki nedenle yozlaşır. Birincisi, yönetimin çevresi büyük sayıdan küçük sayıya indiği yani demokrasiden krallığa dönüştüğü zaman; ikincisi ise hükümdar gücü gasp edip devleti yasalara göre yönetmediği zamandır. İktidar, güç demektir ve güç baştan çıkarır.

Eğer bir siyasal kurumda hukuksal ve örgütsel kuralların ve mekanizmaların yerini ikili ilişkiler almışsa, karar vericiler yetkilerini kurullar temelinde kullanmıyorsa karşı karşıya olduğumuz sorun siyasal yozlaşmadır. Bunun sonuçları, adam kayırmacılık, adamcılık, ekipçilik, çıkar sağlama, yolsuzluk, rüşvet gibi olumsuzluklardır. Bunun yönetilenler cephesinde yansıması ise ya yolsuzluğun parçası olma ya sessiz kalma ya da isyan biçiminde ortaya çıkma şeklinde olacaktır.

Unutamayalım ki, bizi biz yapan etik değerlerdir. Etik, günümüzde toplumun her kesiminde uygulanması gereken temel hususların başında gelmektedir. Siyasette, yönetimde, yargıda, ticari yaşamda, tıpta, eğitimde, bilimde, sanatta, yazılı basın ve görsel medyada, özetle insanın insanla etkileşim halinde olduğu her alanda etik ilke ve değerler ön plana çıkmaktadır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum