Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı

Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı


Sosyal Devlet

24 Nisan 2021 - 10:52 - Güncelleme: 28 Nisan 2021 - 10:45

Sosyal devlet; Devletin veya iyi kurulmuş bir sosyal kurumlar ağının, vatandaşlarının ekonomik ve sosyal refahının korunması ve geliştirilmesinde anahtar rol oynadığı hükümet kavramıdır. Genel terim, çeşitli ekonomik ve sosyal organizasyon biçimlerini kapsayan adil  bir sistemdir.

Ülkesinde yaşayan tüm vatandaşların, doğumundan ölümüne kadar, iyi ve kötü gününde yanında olan bir devlet güvencesidir. Özellikle eğitimde ve sağlık alanında herkese eşit ve tarafsız davranan bir ana gibidir adeta.

Sosyal devlet, kimsesizlerin kimsesidir. Evsizlerin evi,  sosyal güvencesi olmayan insanların  yaralarını saran, onlara içecek, yiyecek, giyecek ve barınak sağlayan bir sistemdir.

Sosyal devlet, ekonomiyi güçlendirmek, üretimi artırmak ve geliştirmek için teşvikler veren yani sanayiciyi, çifçiyi, işçiyi ve emekliyi koruyup kollayan güzel ve güçlü bir sistemdir.

Hollanda ve İskandinav ülkeleri, sosyal demokrat hükümetlerin yönettiği ve kapsamlı olarak sosyal devlet anlayışınının var olduğu örnek ülkelerdir. Bu ülkelerde yaşamın neredeyse tüm evrelerinde devlet, "beşikten mezara kadar" bireye yardım sağlar.

Bu ve buna benzer demokrasi ile yönetilen ülkelerin anayasalarının özellikle sosyal refah bölümü, sosyalizmin ve komünizmin sosyal devletçilik anlayış ve ilkelerininden referans olarak almışlardır.

Ülkemizde ise, sosyal devlet anlayışı nasıl çalışıyor derseniz, yakından hepimizin yaşadığı ve tanıklık yaptığımız sosyal olaylar karşısındaki tutumu ve davranışları değerlendirdiğimizde, sosyal devletten bahsetmek mümkün değildir. Yukarıda bahsettiğimiz ülkelerin çok gerisinde kalmıştır. 

Yaşadığımız bu ülkede yıllardır köprü altında bali(bally) çekerek hayattan kopan yüzlerce genç ve çoçuk varken, onları kanatları altına almayan ve onlara rehabilitasyon merkezleri kurmayan bir ülkede yaşıyoruz.

Sokaklarda çöplerden beslenen evsiz bir çok insana başlarını sokacak bir yer temin etmeyen, 10 milyona yakın insan aç yaşarken, mutlu ve huzur içinde yaşayan bir avuç azınlığın ülkesinde yaşıyoruz.

Deprem, sel gibi afetlerin ilk günlerinde politikaya malzeme yapılıp daha sonra kendi kaderlerine terk edilen bir ülkede yaşıyoruz.

Aile içi şiddet gören kadınlarımıza sahip çıkmayan, onların haklarını koruyacak yasaları ve sözleşmeleri iptal eden ilginç bir ülkede yaşıyoruz.

Covit gibi salgın ve yıkıcı hastalıklara karşı etkin mücadele edememiş, maske ve aşı gibi hayati önem taşıyan şeylerde adil ve eşit davranmamış, şeffaf bir yönetim sergilememiş, bu nedenle süreci iyi yönetemediği için vaka sayısı ve vefatta Avrupa'nın birincisi, dünyanın beşincisi olmayı başaran ve pandemi döneminde mağdurlara yardım etmek için sosyal belediyecilik yapmak isteyen belediyeleri engelleyen bir yönetim ile yönetiliyoruz.

Ülkemizin bütün kesimleri pandeminin kıskacında iken, işverene, işçiye, çiftçiye ve emekçiye pandemi döneminde yeterli ve doğrudan maddi destek yapmamış, kaderlerine terk ederek yalnız bırakmış bir yönetimle yönetiliyoruz. 

Hani derler ya “Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir.” 

Acı ama gerçek bu.