EGEMENLİK - İzmir Ticaret Odası (İZTO) Ağustos ayı meclis toplantısı İZTO Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İZTO Meclis Başkanı Selami Özpoyraz’ın idaresinde yapılan meclise, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, yönetim kurulu üyeleri ile meclis üyeleri katıldı. İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, enflasyonla mücadelenin devam ettiğini ve sonbahar ile birlikte bu mücadelede kritik bir sürece girdiğini belirterek, “enflasyon yıllık olarak azalmaya başlayacak; ama şu aşamada Merkez Bankası’nın tahmin ettiği seviyelere düşüp düşmeyeceği konusunda fikir birliği oluşmadığı kanaatindeyiz” dedi.Ekonomide yavaşlama sinyallerinin arttığını vurgulayan Özgener, Merkez Bankası’nın faiz indirim sürecini başlatması için baskının artacağından dolayı; enflasyon düşük seviyelere kalıcı olarak gerileyene kadar, mücadelenin hem para, hem de maliye politikası yolu ile devam etmesini ve enflasyonun hızlı bir şekilde aşağı çekilmesi gerektiğine inanıyoruz. Aksi takdirde, enflasyonist ortam işletmelerin yüklerinin daha da artmasına yol açacağını” söyledi.Merkez Bankası faiz düşüşü ile ilgili net bir yönlendirme yaparak, bu konudaki kafa karışıklığını da önlemeye çalıştığını gördüklerini belirten Özgener, en son enflasyon raporunun basın açıklamasında Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, faiz indirimi ile ilgili koşulları 2 göstergeye bağladı: Birincisi aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüşün devam etmesi, ikincisi ise enflasyon beklentilerinde düşüşün belirginleşmesi. Aylık enflasyonun ana eğilimi olarak; daha önce sözel yönlendirme ile mevsimsellikten arındırılmış verinin %1,5’in altına düşmesini faiz indirimi için bir eşik olarak görüldüğü belirtilmişti. 3. Enflasyon Raporu sunumunda ise, bu verinin 4. çeyrekte %1,5’in altına düşmesinin beklendiği tekrarlandı. Merkez Bankası orta noktası %38 olan %34-42 bant aralığı yıl sonu enflasyon tahminini değiştirmedi; fakat verdiği mesajlardan iç talepte azalma, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde iyileşmenin devam edeceği öngörüldüğünü vurgulayarak, konuşmasını daha sonra şöyle sürüdürdü:“Merkez Bankası Ağustos ayında faizleri beşince kez sabit tuttu. Temmuz ayında aylık enflasyonun ana eğilimi bir miktar yükselmesine rağmen, enflasyonist etkinin azalmasıyla birlikte iç talebin de yavaşlayacağını öngördüğünü tekrarladı. Fakat bütün bu açıklamalardan aklımızda kalması gereken; enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının Merkez Bankası öngörüleriyle uyumlu hale getirilmesinin kritik öneme sahip olduğu.Bir diğeri ise, enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulmanın gözlemlenmesi durumunda, sıkılaşma eğiliminin ortaya çıkacak olması. İşte tam bu noktada enflasyonla mücadelede önümüzdeki birkaç ay kritik olacak. Yurt içi talepteki yavaşlama daha da şiddetli hissedilirken, Merkez Bankası'nın gevşeme döngüsünü başlatması yönündeki baskıyı da artıracak. Enflasyonla mücadele programına ilişkin yurt içi talep baskıları artarken siyasetçilerin politika yapıcılara ve Merkez Bankası’na nasıl destek vereceği kritik ve belki de en önemli başarı faktörü olacak.Para politikasında ortaya konulan sıkı tedbirlerin, uygulamaların ve Merkez Bankası kararlılığının, bütçe politikaları tarafında da hayata geçirilmesinin bu mücadeleye önemli bir katkı sağlayacağı kanaatindeyiz. İlk adımları atılan vergi reform önlemleri, bütçe tarafında olumlu sonuçlar vermeye başladı. Şirketler vergi tarafında artan maliyetler ile karşı karşıya kalırken, bütçenin harcamalar tarafının zayıf halka olarak kalmaması ve enflasyonla mücadeleyi azaltmaması gerektiğini düşünüyorum. Vergide dijitalleşme, kayıt dışını vergilendirme gibi bir çok çalışma olduğunu görüyor ve bütçe tarafında bir toparlanma yaşandığını gözlemliyoruz. Bununla birlikte, harcamalar tarafındaki yavaşlamanın enflasyonu aşağı çekmek için yeterli olmadığı konusundaki uyarıları dikkatle takip ediyoruz. Sonuç olarak, kritik bir sürece giriyoruz. Bu şartlar altında, mevcut ekonomik programa bağlı kalınması ve Eylül ayında açıklanacak Orta Vadeli Program hedeflerinin öneminin altını çizmek istiyorum. Enflasyonu hızla ve kalıcı olarak düşürmek için, bu programda ortaya konacak hedeflerin, beklentileri aşağı çekmede etkili olmasını ve Merkez Bankası’nın işini kolaylaştırmasını umuyoruz. Unutmayalım ki, kredibilitesi yüksek bir program, her ne kadar bugün farklı alanlarda uyum sağlamamız gereken adımlar gerektirse de, faizlerin gereğinden fazla yüksek kalmasını da engelleyecektir. Kararların gerektiği zamanda alınmaması ve aşırı gevşek politikaların sonucunu yüksek enflasyon olarak yaşıyoruz. Bu da büyüme ve enflasyonla ilgili bizi uzun vadeli bir diğer sıkıntı olan verimsizlik ve orta gelir tuzağına getiriyor. Bu tuzağı aşabilen Şili, Güney Kore, Polonya gibi ülkelerdeki ortak noktaların, yeniden yapılanmanın toplumsal olarak kabulü ve sosyal mobilitenin yüksek olması, eğitimin ekonomideki ihtiyaçları takip etmesi, kaynakların doğru alanlarda kullanımının sağlanması olduğu görülüyor.Orta gelir tuzağında takılı kalan Brezilya, Meksika, Hindistan, Güney Afrika ve Türkiye gibi ülkelerde gerçekleştirilen hataların da büyük ölçüde benzerlik gösterdiğini görüyoruz.İç piyasada rekabeti bozan regülasyonlar; iç piyasayı desteklemek için verimli-verimsiz şirket farkı gözetmeyen kredi genişleme politikaları ile verimsiz zombi firmaların, maliye politikalarını olumsuz etkileme pahasına yüzdürülmesi bunların başında geliyor. Ülkemiz özelinde gördüğümüz bir diğer problem ise, iç tüketimle beslenen büyüme ve gevşek politikalarla yükselen enflasyon. Hepsinin temelinde ise, eskisi kadar hızlı büyüyememe durumundan bir an önce kurtulmak için atılan yanlış politikalar yer alıyor. Yüksek faiz durumunun şirketler kesimini, özellikle KOBİ’leri, sıkıntıya soktuğunu çok net hissediyoruz. Yapılan çalışmalar da, kurdaki hareketin büyük ve orta ölçekli şirketleri daha olumsuz etkilerken, faizlerdeki artışın ise küçük ve mikro ölçekli şirketleri daha olumsuz etkilediğine işaret ediyor. Bu koşullar altında; kredi ve ihracat ilişkisine de vurgu yapmak istiyorum. Pandemi öncesi, kredi hacmindeki %10’luk artış, ihracatı %0,8-%0,9 seviyelerinde artırırken; pandemi sonrası oranın %0,4’e gerilediğini görüyoruz.Verimsiz ve ihracat artış potansiyeli sınırlı firmaların aldığı krediler ve zombi şirketlerin varlığının sorun yarattığı ortaya çıkıyor. Tüm şirketler için atılan ve verimli-verimsiz şirket gözetmeyen adımların orta gelir tuzağından çıkışta yeterli çözümler üretemediği görülüyor.Ekonomik büyümeden ziyade büyümenin kalitesinin artmasının önem taşıdığı gerçeği ile, katma değerimizi artıracak inovasyon öncelikli politikaların, sosyal hareketliliğin artmasına olanak sağlayacak eğitim sisteminin, kurumların bağımsızlığı ve kalitesinin ve ekonomik özgürlüğün reformlarla desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Orta gelir tuzağından çıkılabilmesi için; sadece parasal ve maliye politikaları destekli hacimsel genişlemenin yeterli olmayacağı kanaatindeyiz. Her şeyde olduğu gibi, burada da strateji odaklı, verimliliği gözeten ve ölçümleyen politikalara ihtiyaç bulunuyor. Bu şartlar altında, kredi maliyetlerinin yüksek olduğu bu dönemde; üyelerimizin teşvik ve desteklerden ne ölçüde yararlanabildikleri, hangi desteklere ihtiyaç duydukları ve geliştirilmesi gereken destek ve teşvikleri ile ilgili olarak Komitelerimize görüşlerini sorduk.Komitelerimizden aldığımız geri bildirimler ışında; yüksek faiz oranları nedeniyle krediye erişimin zor olması göz önünde bulundurularak, ticaret ve üretim kesimine yönelik uygun faizli kredi imkanları sağlanması başta geliyor. KGF, İhracatı Geliştirme (İGE) gibi kuruluş ve destek programlarının çoğaltılması da yapılması gerekenler arasında yer alıyor.Özellikle işgücü yoğun çalışan sektörler ile ihracatçı firmalarımızın finansal açıdan desteklenmesinin mevcut ekonomik şartlarda daha da önem kazandığını görüyoruz. Artan işletme maliyetleri, kur oranları ve yüksek finansman maliyetlerini, üyelerimizin karşılaştığı majör sorunlar olarak değerlendiriyoruz.Bu çerçevede, teşvik ve desteklerden faydalanma koşulları ve prosedürlerinin kolaylaştırılmasını, işyeri olarak kullanılmak üzere alınan gayrimenkuller için düşük faizli ve esnek ödeme planlı kredi imkanlarının geliştirilmesini, makine yenileme amacıyla teşvik ve desteklerin verilmesini de gerekli gördüğümüzü ayrıca ifade etmek isterim.”
Ekonomi
Yayınlanma: 26 Ağustos 2024 - 18:27
Güncelleme: 26 Ağustos 2024 - 18:43
Özgener: Ekonomide kritik bir sürece giriyoruz
Ekonomi
26 Ağustos 2024 - 18:27
Güncelleme: 26 Ağustos 2024 - 18:43