EGEMENLİK - İzmir Ticaret Odası (İZTO) eylül ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Selami Özpoyraz idaresinde gerçekleştirildi. Meclis toplantısına Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, yönetim kurulu üyeleri ve meclis üyeleri katıldı.İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, eylül ayı meclis toplantısında ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Özgener, eylül ayı başı itibariyle açıklanan 2025-2027 Orta Vadeli Program’da, makroekonomik tahminler kapsamında değişiklikler olduğunu görüyoruz. Değişen bu tahminlerin, reel sektör ve hane halkının enflasyon beklentilerini, piyasa beklentilerine göre ne kadar aşağı çekebileceğini ilerleyen süreçte daha net göreceklerini belirterek, “Merkez Bankası’nın son ‘enflasyon raporu’ açıklamasında, 2024 enflasyonunun tahmin aralığının üst sınırına yakın gerçekleşmesinin daha olası olduğu çıkarımı yapılmıştı. Bu yaklaşımın, OVP’ye de yansıması programın sergilediği gerçekçi yaklaşımı destekler nitelikte oldu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de vurguladığı gibi maliye politikalarının dezenflasyonist sürece katkısının önemli olduğu kanaatindeyiz” dedi.Kamudaki hangi gelir kaynaklarının artacağı ve hangi gider kalemlerinin düşeceği, bunların bütçe açığını ne ölçüde azaltacağı gibi konuların enflasyonun düşmesi konusunda önemli bir fark yaratacağına inandıklarını vurgulayan Özgener, “OVP’de; yeşil dönüşüm, karbon fiyatlandırma gibi doğru söylemlere yer verildiğini görüyoruz. Bu söylemlere ilişkin politikaların uygulama kapasitesinin de yüksek bir performansla gerçekleşmesini umuyoruz. Ancak bazı hedeflerin OVP süresi içerisinde tamamlanmasının zor olabileceğini göz ardı etmememiz gerekiyor. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde, finansman kaynaklarının sınırlı olmasını, karşımıza çıkan en büyük problemlerden biri olarak görüyoruz. Aynı zamanda, iş gücü ve eğitim kapasitesinin, programda değinilen yeni sanayi havzaları ve teknolojik dönüşüm için kilit faktörler olduğunu gözlemliyoruz” ifadelerini kullandı.Özgener konuşmalarının devamında şu ifadelere yer verdi:“Amerikan Merkez Bankası FED, 4 yılı aşkın süre sonra, geçtiğimiz hafta 50 baz puanlık faiz indirimi gerçekleştirdi. Avrupa Merkez Bankası da, ikinci faiz indirimini gerçekleştirdi. Bununla birlikte, Rusya’nın son iki ayda tekrar faiz artırımına gittiğini gözlemledik. Bu gelişmeler, her ülkenin enflasyonist sürecinin birbirinden farklı olduğunu ve bundan sonraki para politikası süreçlerinin iç piyasa dinamiklerine göre belirleneceğini gösteriyor. Ülkemizde ise, faiz konusunda daha ihtiyatlı davranmaya devam edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu durumu, diğer ülkelere göre daha yüksek seviyelere çıkan enflasyona geç tepki verilmesi ve geç başlayan parasal sıkılaştırmanın sonucu olarak değerlendiriyoruz. Bu ay Merkez Bankası faiz oranlarını sabit bıraktı. Her ne kadar ülkemizde, özellikle KOBİ’lerimizin finansmana erişimlerini teminen, faizin indirilmesine ihtiyaç duyulduğunu görüyor olsak da, erken bir faiz indirim kararıyla, enflasyonda bugüne kadar verdiğimiz zorlu mücadelenin tehlikeye atılmaması gerektiğini düşünüyoruz.Merkez Bankası’nın sözlü yönlendirmelerinde belirttiği gibi mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyon %1.5 seviyesinin altına düşmeden ve 2025 asgari ücret artışının söz konusu hedefi destekleyeceğine emin olunmadan, faiz indirimine gidilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.Avrupa Birliği Komisyonu tarafından açıklanan ve Avrupa’nın geleceğine yön veren European Competetiveness Raporu’na (Avrupa Rekabet Edebilirlik Raporuna) dair Avrupa Birliği ekonomisinin inovasyon ve teknoloji açığına vurgu yapılarak, Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki farklılıklara ilişkin çarpıcı tespitler öne sürülüyor. En önemli tespit ise; Amerika Birleşik Devletleri’nin dijital altyapının ve ileri teknolojilerin entegrasyonu konusunda Avrupa Birliği’nden daha ileride olması. Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Avrupa Birliği’nin hangi teknolojilerde iyi olduğu sıralanırken; Avrupa Birliği - Çin arasında azalan verimlilik farkına vurgu yapılıyor.Çin; yapay teknolojiler gibi gelişen teknolojilere agresif bir şekilde yatırım yaparak 5G, kuantum hesaplama ve yenilenebilir enerji konusunda arayı açarken Avrupa Birliği’nin stratejik teknolojilere yaptığı yatırımın daha düşük kaldığı değerlendiriliyor. Tedarik zinciri alanında özellikle elektronik, pil ve yenilenebilir enerji gibi endüstrilerde, Avrupa'nın tedarik zincirlerini çeşitlendirmesi ve azaltma ihtiyacı vurgulanıyor. Rekabet gücünü korumak için Çin'e bağımlı olunduğu ortaya konuyor.Agresif Sanayi Politikası kapsamında "Çin Malı 2025" girişimi de dahil olmak üzere Çin'in devlet öncülüğündeki sanayi politikasının yüksek teknoloji sektörlerinde yerli şampiyonlar yaratmaya odaklandığını görüyoruz. Bu bağlamda, Avrupa Birliği’nin çok uluslu yapısının süreçleri yavaşlattığı ve eğitim ile işgücü konusunda Amerika Birleşik Devletleri’nden geri kaldığına dikkat çekiliyor. Gelir kaynaklarının artacağı ve hangi gider kalemlerinin düşeceği, bunların bütçe açığını ne ölçüde azaltacağı gibi konuların enflasyonun düşmesi konusunda önemli bir fark yaratacağına inanıyoruz.OVP’de; yeşil dönüşüm, karbon fiyatlandırma gibi doğru söylemlere yer verildiğini görüyoruz. Bu söylemlere ilişkin politikaların uygulama kapasitesinin de yüksek bir performansla gerçekleşmesini umuyoruz. Ancak bazı hedeflerin OVP süresi içerisinde tamamlanmasının zor olabileceğini göz ardı etmememiz gerekiyor. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde, finansman kaynaklarının sınırlı olmasını, karşımıza çıkan en büyük problemlerden biri olarak görüyoruz.Ülkemiz özelinde ise, verimlilik ve üretim tarzımızın Avrupa ile yakın olduğunu görüyoruz. Arz zincirinde yakın zamanda fırsat penceresini yakalayabileceğimizi, Çin’in Manisa’da otomotiv yatırımı yapacak olması ve Avrupa içine girmeyip bunu Türkiye’de yapmasının önemli olduğunu düşünüyor; bu fırsatların devamı için de Avrupa Birliği ile aramızdaki Gümrük Birliği sürecinin revize edilmesi için lobi çalışmaları yapmamız gerektiğini görüyoruz.Ülkemizin Orta Vadeli Planı ile Avrupa Birliği’nin Rekabet Edilebilirlik Raporu karşılaştırmasında temelde sürdürülebilir rekabetçilik, dönüşüm gibi ortak yönlerin yer aldığını, aradaki farkın ise Avrupa Birliği’nin inovasyon ve teknoloji açığını vurgulaması olduğunu görüyoruz. Avrupa Birliği Raporunda yapay zeka ve dijital altyapı konusunda yatırım miktarının 2 katına çıkarılması hedefleniyor. Bu bağlamda, ülkemiz sanayi politikalarına, yapay zeka uygulamalarının entegre edilmesinin gerekliliğine inanıyoruz. Konuyla ilgili, OVP 2025-2027'de sanayi büyüme havzaları oluşturularak, teknolojik altyapının iyileştirilmesiyle üretim süreçlerinde verimlilik artışı hedeflenmesi ve tarımda verimliliğin artırılması için Genel Tarım Sayımı ve Organize Tarım Bölgeleri gibi yapısal reformlar öngörülüyor.Bununla birlikte; raporda, verimliliğin en büyük artırıcı gücü olarak inovasyon ve dijitalleşmeye vurgu yapıldığını, yeşil teknoloji ve temiz enerjiye geçiş ile doğrudan ilişkilendirildiğini görüyoruz. OVP’de ise, bu alanların daha sınırlı yer bulduğunu, ayrıca öngörülen yeşil dönüşüm sürecinde enerji verimliliği ve düşük karbonlu üretimin finansal kaynakların yetersizliğine bağlı olarak aksayabileceğini öngörüyoruz. Avrupa Birliği Raporu’nda KOBİ’lere ilişkin diğer önemli bir tespit; daha kapsamlı bir yaklaşımla girişim sermayesi pazarlarının geliştirilmesine odaklanılırken, OVP’de sadece finansmana erişim konusuna ağırlık verildiğini görüyoruz. 2025 yılı için enflasyonla mücadele öncelikli konumuz; fakat bu süreçte verimliliği, uzun vadeli planları, teknolojiyi önceliklendirmemiz ve stratejik yatırımları planlamamız gerekiyor. Avrupa Birliği; tedarik zincirinde daha güvenli bir ağ kuracaksa hiç kuşkusuz bunu yakın ticaret ortaklarından oluşturacaktır. Bu bağlamda, Gümrük Birliği sürecinin dijital ekonomiyi, hizmetleri ve tarımı içerecek şekilde genişletilmesi, yeşil ve dijital dönüşüme ilişkin konuların analiz edilmesi, gümrük prosedürlerinin basitleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Yeni serbest ticaret anlaşmalarının oluşturulması ve mevcutlarının günümüz şartlarına göre revize edilmesini önemli buluyoruz.İş dünyamızı yakından ilgilendiren çalışma hayatına ilişkin konu ve çözüm önerilerimizi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan’ın katılımıyla TOBB’da gerçekleşen istişare toplantısında iletme fırsatı bulduk. Çalışanların işveren üzerindeki yükünün makul seviyeye getirilmesi, düzenli ödeme yapan mükelleflere SGK priminde ve vergi ödemelerinde uygulanan mevcut indirimlerin yükseltilmesi, teşviklerdeki bürokratik süreçlerin azaltılmasına yönelik önerilerimizi sunduk. Ayrıca gençlerin ve kadınların eğitime ve iş hayatına katılımının yaşamsal önemde olacağını paylaştık. Çalışanlarımızın gelir vergisi basamaklarının yeniden düzenlenerek her yıl yeniden değerleme oranında artırılması gerektiğini ilettik. Sosyal güvenlik yükümlülükleri ile ilgili sehven yapılan hatalarda veya işverenden kaynaklanmayan herhangi bir sebeple sigortalının işten ayrılması gibi istisnai hallerde istihdam teşviklerinin iptal edilmemesi gerektiğini talep ettik. Oda olarak bu konuların takipçisi olmaya devam edeceğiz. Teknopark İzmir, İzmir Bilimpark ve YABİSAK ortaklığı ile hayata geçireceğimiz projemizle bilişim sektöründe yer alan üyelerimizin ihracatına katkı sağlamayı hedefliyoruz. Dikkatinizi çekmek istediğim bir diğer husus da e-ihracat. Ülkemizde, e-ihracatın payı giderek artış gösteriyor. 2024'ün ilk 8 ayında e-ihracatımızın, toplam mal ihracatı içindeki payı %2,7'ye yükseldi. 2028'e kadar %10'a çıkmasını hedefliyoruz. Odamız e-ticaret komitesi ile birlikte 11 Ekim tarihinde e-ihracata yönelik önemli bir organizasyon düzenleyerek, ülkemizin en önemli e-ihracat altyapı sağlayıcılarını ve pazaryerlerini ağırlayacağız. Firmalarımızın dijital dönüşümü, teknoloji odaklı üretimi ve üretim süreçlerine yapay zeka entegrasyonu alanlarında hızlıca harekete geçmeleri gerekiyor. “Dijitalleşme” ve “Yapay zeka” önümüzdeki yıllarda hayatımıza daha da çok girecek, iş yapma şekillerimizi tamamen değiştirecek kavramlar. Bu çerçevede İzmir’de bir Yapay Zeka Araştırmaları Merkezi’nin kurulması fikrini çok önemsiyoruz. Eylül ayında İzmir Ekonomi Üniversitemiz ile birlikte Berlin’e önemli bir ziyaret gerçekleştirdik. Berlin Yapay Zeka ve Dijitalleşme Merkezi ile Berlin Teknoloji Merkezi ile temaslarda bulunarak; ortak projeler, deneyim ve know-how değişimi, teknolojik ilerlemeleri destekleyecek stratejiler ve iş birliklerini güçlendirecek yenilikçi çözümleri ele aldık. İşin uzmanlarından aldığımız bilgilerle çalışmalarımıza yön vermek ve kentimize, ülkemize katma değer sağlayacak somut adımlar atmak önceliklerimiz arasında yer alıyor. Geleceği, bugünden planlarsak hep birlikte kazanacağımıza inancımız tam.Ayrıca; Odamız Fuar Destekleri Programındaki destek tutarlarımızı üyelerimizin ihtiyaçları doğrultusunda güncellemeye devam ediyoruz. Bu kapsamda, yurt içi fuar ziyaret organizasyonlarımızda kişi başı uçakla gidiş dönüş uçak bileti bedeli desteğini 6 bin liradan 8 bin liraya artırdık. Bu vesileyle, Eylül ayı boyuna 9 yurt içi fuar ve 3 yurt dışı fuar olmak üzere toplamda 12 fuara üyelerimizle birlikte katıldık.”
Ekonomi
Yayınlanma: 25 Eylül 2024 - 19:00
İZTO Başkan Özgener'den ekonomiye dair önemli açıklamalar
Ekonomi
25 Eylül 2024 - 19:00