Özgür baroların olmadığı yerde; Avukat,
Avukatın olmadığı yerde; Bağımsız savunma
Bağımsız savunma'nın olmadığı yerde; Adalet;
Adaletin olmadığı yerde; Huzur olmaz.
Türkiye 2019 yılı hukukun üstünlüğü endeksi'nde (rule of law ındex) 126 ülke arasında 109'uncu sırada yer almıştır.
Bugün Türkiye’deki avukat sayısı 130.000’i aşmıştır ve gerekli özen gösterilmeden açılan hukuk fakülteleri sebebiyle bir yandan avukat sayısı, diğer yandan avukatların sorunları çığ gibi büyümeye devam etmektedir.
Siyasi otorite, tüm bunlara çözüm üretmek yerine; Ankara Barosu’nun, Diyanet işleri Başkanı’nın bir açıklamasına karşı, ifade özgürlüğünün sınırları içerisinde gösterdiği tepki bahane edilerek, önce Baroları ve avukatlık mesleğini itibarsızlaştırma kampanyası başlatılmış ve ardından da Avukatlık Kanunu’nda baroların yapısına müdahale için bir değişiklik hazırlığı içine girişilmiştir.
Ne yazık ki Barolar Birliği Başkanı Sayın Metin Feyzioğlu da bugün yaptığı basın toplantısında; “Adalet Bakanı ve milletvekilleri ile sürekli görüştüğünü ve yaptığı bu yoğun görüşmelere dayanarak da mecliste gayri resmi olarak sürdürülmekte olan Avukatlık Kanununu değiştirme çalışmasının amacının baroları zayıflatmak olmadığının kendisine bildirildiğini ve görüştüğü kaynakların; 'Asla baroların sesini kısmıyoruz, barolarda sesi kısılmış olanlara ses vermeye çalışıyoruz, niyetimiz budur' dediklerini” ifade etmiştir. Sayın Metin Feyzioğlu’nun en talihsiz beyanı da; aynı seçim yöntemi ile iki kez Barolar Birliği Başkanlığına seçilmiş olmasına rağmen, şimdi tam seçim sathı mahalline girilmişken, nispi temsile yeşil ışık yakması olmuştur.
Sayın Metin Feyzioğlu, görüştüğü kaynaklardan aldığı bilgilerden tatmin olmuş olabilir. Ancak! İzmir Barosu Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu olarak, bizim ne basında yer alan Avukatlık Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliklere dair bilgilerden, ne de Sayın Metin Feyzioğlu’nun basın açıklamasından tatmin olmamız mümkün değildir.
Biz, bu değişiklik çalışmalarını Barolarımızın, mesleğimizin ve hepsinden önemlisi ülkemizin geleceği adına büyük bir endişe ve öfkeyle takip etmekteyiz.
Dillendirilen; Baro seçimlerinde nispi temsil, avukat sayısına bakılmaksızın her ilden eşit sayıda barolar birliği delegesi çıkması, avukatların barolara kayıt zorunluluğunun kaldırılması, paralel baroların kurulması gibi hususların her biri ayrı ayrı, hepimiz için sığınacağımız son kale olan bağımsız savunma kalesinin de düşmesini sağlamaktan başka bir işe yaramaz.
Bu sebeple; siyasi otoriteden; ellerini avukatların ve barolarımızın yakasından bir an önce çekmelerini istiyor ve kendilerini, dertleri gerçekten demokrasiyse, Avukatlık Kanunu’ndan değil, siyasi partiler ve seçim kanunlarını değiştirerek işe başlamaları yönünde önemle uyarıyoruz.
Siyasi otoritenin; konunun doğrudan muhatabı olan avukatları tamamen dışlayıp, sürecin dışına çıkararak “kapalı kapılar ardında” Bağımsız Savunmayı yok etmeye ve baroların demokratik yapısını bozmaya yönelik bu girişimlerini; anti demokratik bulduğumuzu belirtir, güçlü ve tarafsız bir adalet sisteminin oluşturulması yönündeki tarihsel misyonumuzu da hatırlatarak, bu girişimden bir an önce dönülmesini ve avukatların daha güncel sorunları üzerinde yoğunlaşılmasını talep ederiz. İzmir Barosu Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu olarak; Sayın Metin Feyzioğlu’nun yaptığı açıklamayı değil, 52 Baro’muzun ve Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun 4 değerli üyesinin yapmış oldukları açıklamaları desteklediğimizi, bu büyük yanlışı önlemek için mücadeleye kararlı olduğumuzu ve tüm avukatları ortak mücadeleye çağırdığımızı, kamuoyuna arz ederiz