Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı

Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı


TL'nin değeri ve borç krizi

31 Temmuz 2022 - 10:51 - Güncelleme: 31 Temmuz 2022 - 11:06

Ülkemizde uzun bir süreden beri mali ve ekonomik kriz yaşıyoruz, kriz gün geçtikçe artarak devam ediyor. Türk lirasının (TL) değer kaybetmesi, yüksek enflasyon, artan borçlanma maliyetleri ve buna bağlı olarak artan kredi temerrütler, ekonomik olarak geleceğimizi tehdit eden unsurların başında gelmektedir. 

Bu mali ve ekonomik kriz, Türk ekonomisinin aşırı cari açığı ve yüksek özel döviz borcunun yanı sıra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın artan otoriterliği ve faiz politikası konusundaki genel ekonomik politikaların dışında uygulamak istediği, iktisatçıların da kabul etmediği fikirleri yüzünden olmaktadır.

Ayrıca bazı analistlerin görüşlerine göre, dış politikada alınan kararlar ve yapılan hatalarında etkisi olmuştur. Günü birlik politikalar ile Nato ülkeleri, ABD ve Rusya ülkeleri ile sağlıklı ve sürdürebilir bir politika izlenmediği için, bu ülkelerle ufak bir sorun yaşadığımızda hemen ekonomik yaptırımlar uygulanacağı tehditler ile karşı karşıya geliyoruz. Örneğin, bu analistler ABD ile jeopolitik sürtüşmelerin etkisine de dikkat çekiyorlar. ABD ile sürtüşmenin sonucunda ABD yönetimi, yeni yaptırımlar uygulayarak, bazı ithal malların yükselmesine neden olduğunu söylüyorlar. 

Türkiyede insan hakları ihlali ve adil yargılanma olmadığı, bu nedenle AİHM giden mağdurların taleplerine karşı AİHM'in aldığı kararlarının uygulanmaması nedeniyle, Avrupa birliği ülkeleri ekonomik yaptırım yapmakla tehdit ediyorlar. Bu olumsuz tehtidler iyi olmayan ekonomimizi direkt etkiliyor. Para birimiz TL değer kaybına uğramasına sebep oluyor.

Yaşanan ekonomik kriz, para biriminin büyük değer kaybına neden olurken, sonraki aşamalar, kurumsal borç temerrütleri ve son olarak, ekonomik büyümenin daralmasına neden oluyor.

Enflasyonun çift hanelerde kalmasıyla stagflasyon ortaya çıktı. Kriz, büyük ölçüde dış borçlanmaya, kolay ve ucuz krediye ve hükümet harcamalarının körüklediği bir bir döneme girmiş olduk.  

Merkezi idarenin uygulanabilir bir para politika izlemediği için TL'nin değer düşüşü ile birlikte dövizin amansız yükselişine karşı bir enstürmanı olmadığı için A’dan Z’ye her şeyin fiyatlarının yükselmesi sonucu, çift haneli enflasyon yaşamaya başladık. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her seferinde merkez bankasına müdahale etmesi sonucu, merkez bankası bağımsızlığını yitirmiş sadece emirleri uygulayan bir makam haline gelmiştir.

Talimatları uygulamayan merkez bankasının başkanını görevden alarak yerine söz dinleyen merkez bankası başkanı atamak gelenek haline geldi. Bu nedenle TL’nin değeri düşüşünü bir türlü engelleyemiyorlar. Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın faizin düşmesine karşı durduğu için görevden alınarak, yerine faiz oranlarını % 19'dan indiren Şahap Kavcıoğlu atandı, ardından Türk lirası düştü Lira sadece 2021'de değerinin % 44'ünü kaybetti. 2022 yılında da TL'nin değer kaybı devam etti.

Dünya mali krizi atlatmak ve paralarının değerini en azından korumak için, faiz artırımına gidiyor. Geçen hafta Dolar ve  Euro bölgelerinde faizleri artırarak paralarının değerlerinin  arttığına  şait olduk. Dünya bunu yaparken, bizim bilimsel dayanağı olmayan faizin inatla düşük tutma mantığını anlamak mümkün değildir. 

Bu para politikası bir avuç zengini ve bankaları zengin yaptı bankalar hazineden % 14 faizle aldığı paraları, halka ve ticaret erbabına % 30 faizle satıyorlar, büyük paralar kazanıyorlar. Bu yönetim anlayışı devam ederse ülkemiz ekonomisi batma noktasına gelebilir. Bu nedenle, Acil olarak kalıcı ve uygulanır para politikalarını hayata geçirilmelidir.


 



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum