Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı

Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı


Türkiye'nin IMF ilişkileri

25 Mart 2024 - 19:06

IMF ile ekonomiden sorumlu heyetin neden gizli kapalı kapılar ardında görüşmeler yapıldığını, bu görüşmelerin neden kamuoyundan gizlendiği, yaptığım araştırmalar çerçevesinde anlatmak istiyorum. 

Özellikle Erdoğan’ın iç politikada IMF'ye karşıymış gibi görüntü vermesini, sıkıştığına iç siyasette malzeme olarak kullanılarak kendi tabanına mesaj verdiğini, yandaş medyayı da yanına alarak algı operasyonu yaptığını artık bilmeyen yok.    

AKP iktidara geldiğinde özellikle Erdoğan IMF karşıtı olduğunu köleliktir, ekonomik bağımsızlık için IMF ile ilişkilerimizi bitirmemiz gerekir dedi. IMF’ye olan borcumuzu kapattı ve bu durumu da iç politikada abartılı bir şekilde propaganda malzemesi yaptı.

Sadece kendi borcumuzu kapatmak kesmedi. Kendi ülkesinde yaşayan halk çöpten yiyecek toplayarak yaşam mücadelesi verirken, şan ve şeref olsun diye finansman sorunu yaşayan, bazı müslüman ülkelerin Sudan gibi IMF’ye olan borçlarını kapattı. Bu hareketi ile kendi tabanına Ortadoğu'nun en büyük lideri ve İslam ülkesiyiz mesajı verdi. 

AKP İktidarda bulunduğu 22 yıl içinde işler kötüye gitti. Yaşanan ekonomik ve finansman problemleri, öyle bir noktaya geldi ki, dış borçları ödemek için daha pahalı ve maliyetli yüksek borçlanmaya gidildi. Sırf inadı yüzünden ve daha evvel söylediklerini yememek için IMF’den faiz oranı %2-3 bandında olan krediyi kullanmak yerine, maliyeti yüksek olan değişirken hazinenin Eurobond %10 faizi kullanmayı tercih etti.  

Bu kadar yüksek faizle borçlanmaya gidilmesi sorunları çözmedi. Finansman açığı artıyor, enflasyon yükseliyor. Hükümetin aldığı tedbirler yeterli olmuyor. Bu olumsuz tablo yabancı yatırımcıların çekilmesine ve güven kaybı nedeniyle de dışarıdan para bulma zorlukları yaşanıyor.  

Parayı yönetenler acil para bulmak için IMF ile gizli görüşmeler yaptıkları basına düştü. Bu görüşmeler de IMF yetkilileri ekonomik ve finansman konularında yanlışlıklar yapıldığını ve para vermenin koşullarını ve denetimi konusunda talepleri olduğunu, bu taleplerin yerine getirilmesi halinde kredi vereceklerini heyetimize söylendiği  ifade ediliyor.  

Peki, Erdoğan ve ekibi neden düşük maliyetli IMF'den kredi almayı tercih etmedi de daha yüksek oranlarda dış borçlanma gitti. 

Birinci nedeni, AKP iktidarı politik açıdan, IMF’ye sıcak bakılmıyor. Olası IMF ile bir protokol yapılması halinde, IMF Merkez Bankası'nın bağımsız olmasının isteyecek. Bu da  tek adam Erdoğan’ın politikasına ters geliyor.

İkincisi, hükümetin popülist politikalardan vazgeçilmesini ve IMF programı, ekonomik istikrar politikaların devamlılığı konusunda gerek yurt içi gerekse yurt dışı yatırımcılara sunulacak olan, güven sorununu çözmesini isteyecek olması da, Erdoğan’ın politikalarına ters geliyor.  

Üçüncüsü, IMF ile anlaşma yapılması halinde, yapısal bir ekonomi programı olacaktır. Kamu maliyesi ve finansal sektördeki sorunları ele alan; para, maliye ve finansal sektördeki kurumsal yapıyı güçlendiren politikaların düzenlenmelerin yapılmasını, hükümetin bu programlarına harfiyen uyması konusunda talepleri olacak olması, yine Erdoğan’ın politika anlayışına ters geliyor. 

Dördüncüsü ise, sıkı para politikası ve kemer sıkma, özellikle dar gelirli ve emek kısmına ücret baskısı ve ilave vergi ve harçlar gibi politikalar Erdoğanın seçim dönemlerinde elini kolunu bağlamak anlamını gelir. Sırf bu nedenle IMF karşı duruyormuş görüntüsü veriyor.

IMF bu taleplerine ve ağır denetimine, Halkı kemer sıkmaya yönlendirdiği için, Solcular ve Aydınlar geçmişten bu güne IMF’ye karşı çıktıklarını biliyoruz. Ancak ülke öyle bir duruma geldi ki, yangın yerine döndü, bu yüzden aydın ve emek kesimide IMF ile protokol yapılmasına evet diyecek noktasına geldi. 

Bu arada Ülke olarak hala IMF’ye üyeyiz. Yıllık aidat veriyoruz ve IMF’de temsilcimiz var. Bu yüzden IMF zaman zaman Türkiye hakkında raporlar yayınlıyor, önerilerde bulunuyor, politika faizinin yükseltilmesini ve vergilerin artırlmasını olumlu buluyor. IMF daha fazla faiz artışı, finansal düzenlemelerde daha fazla serbestleştirme ve bütçe açığını azaltacak daha fazla adımlar atılması konusunda öneriler yapıyor.   

Sonuç olarak uzun bir süredir, ülke ekonomik ve finansman krizini derinden yaşıyor. Acele taze kan bulunması lazım, onun için acilen radikal kararlar alınması gerekiyor.

Ya her zaman yaptıkları gibi, sözlerini yiyip tam dönüş yaparak, IMF’ye boyun eğmek IMF’nin önerdiği programları harfiyen uygulamak. Ya da daha fazla sıkılaştırma programları dahilinde TCMB’nin elindeki politika faizini kullanmak. Seçimlerden sonra da faiz artışının devam etmesi gerekecektir. Tam anlamı ile faiz artırmak geçici bir rahatlık yaratacak. Çünkü bütün ekonomik değerler bozuk. Köklü tedbirlerin ve kararların alınması gerekecek.  
Bu da yeterli olmayacak, bazı gelirler ve ek vergilerin uygulamaya koyulması ile Kamuda tasarruf ve kemerleri sıkılma politikasını yürürlüğe koyulması zorunlu olacaktır. Bu durumda her zaman olduğu gibi bedelini halk ödeyecek. 

Benim görüşüm yerel seçimler sonunda, iktidar IMF’ye doğru evirilecek, görüşmelerin açıktan yapılacağı, bir süreçi birlikte yaşayacağız. 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum