Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı

Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı


Halk yorgun ve bitkin

16 Mart 2024 - 12:34

Yurdumuzda yaşayan insanlarımızın, bitkin ve yorgun olmalarının birçok ekonomik, siyasal ve sosyal faktörleri vardır. Zorlu yaşam koşulları, ekonomik belirsizlikler, siyasi gerginlikler, salgın hastalıklar, işsizlik, sosyal ve psikolojik baskılar gibi etkenler insanları yıpratmaktadır. Ayrıca, sürekli değişen koşullar ve gelecek kaygıları da halkın enerjisini tüketmektedir.

Halkın büyük bir çoğunluğu bilinçsiz, cahil, korkak, yalnız ve yorgundur. Örgütlenemeyen, birlik olma duygusunu bilmeyen, duyarsız ve sesini çıkaramayan ürkek bir yapıya sahip. 

Tepkisiz, birlik ve beraberlik duygusundan yoksun halkımız bakın ne hale geldi. 

Alım gücü düşük olması nedeniyle, kasaplarda ve marketlerde ucuz et arayıp bulamamaktan yorgun düştü.  

Et ve Süt Kurumu’ndan bir kilo et almak için, sabaha karşı kuyruğa girmekten bitkin düştü. 

Asgari ücretle geçinmeye çalışan kesimin market market dolaşıp, ucuz temel gıda maddesi aramaktan yorgun düştü.  

Her gün emekli yaşlı kadın ve erkeklerin, ucuz ekmek ve pide almak için kilometrelerce uzak yerlerden gelip saatlerce kuyrukta beklemekten yorgun düştü.

Pazar pazar dolaşıp, ucuz sebze almak için yaptığı mücadeleden ötürü bitkin ve yılgın düştü.

Ev sahibine kendi ve maddi durumunu anlatamadığı ve kirasını zamanında ödeyemediği için mutsuz ve bitkin. 

Paralı diye sağlık hizmeti alamayan, parası olmadığı için tedavi olamayan halk perişan ve yılgın.

Ekonomik koşullar içinde asrın kötülüğünü yaşayan ve hala yaşam savaşı veren halkın büyük bir kısmının borç batağında, kredi kartlarını zamanında ödeyemediği için, icralarda sürünmekten yorgun ve bitkin düştü.

Halk iftarını 40 liraya açmak için saatlerce kuyrukta beklerken. Tuzu kuru olan kesim kişi başı 4.500 lira karşılığına iftar açıyor. Sözün özü toplumda bu kadar gelir dağılımının eşitsiz dağıldığı, katmanlar arasında açılım, bu dönemde olduğu gibi, hiç bir dönemde olmadı.

Ülke koca bir işletmeye dönüşmüş, özel sektörün sadece kar elde etmek dışında kaygısı yok.

İktidara yakın müteahhitler ve yandaşlar her gün servetlerine servet katıyor.

Sarayın giderlerini için devlet bütçesinden günlük 34 milyon lira harcama yapılıyor. Bu giderlerinde hiçbir tasarrufa gitmeyen saray kendileri şatafatlı ve lüks bir hayat sürdürürken, halkı tasarrufa çağırıyor. 

Peki, halk olarak biz ne yapalım? Halk olarak suçumuz ne? Artık içimiz o kadar yandı ki, insanlarımızın bir kısmı bu umutsuz durum karşısında yerel seçimlerde sandığa gitmemesine sebep olacak! Pire için yorgan yakacaklar, çünkü bu kadar yorgun ve acılı bir halk artık boş lafa karnımız tok diyorlar, kirli siyasetten ve dilinden bıktılar!

İnsanlarımız artık huzur istiyor. Ne yazık ki ne iktidarda ne de bir türlü toplumsal tepki yaratamayan muhalefette de bu huzuru göremiyor. 

Aslında bütün siyasiler durumun farkındalar; hepsi dişinizi sıkın diyor. Tamam, sıkalım da sıkılacak diş mi kaldı? Öyle bir durumdayız ki, tüm ideolojiler çöktü. Halk aş ve iş istiyor, emeğinin karşılığını istiyor. Huzur istiyor, güven istiyor, saygı istiyor! Ama bunların hiç biri bizde yok.

Sonuç olarak, önümüzdeki yerel seçimlerde tüm bu olumsuzluklara dur deme fırsatımız var ve bizlerin elinde. Mart ayında yapılacak seçimlere katılarak tepkimizi, bizleri mutsuzluğa ve yorgunluğa terk edenlere, bir ders verme zamanıdır. Bu yüzden irademizi, tepkimizi sandığa giderek yansıtalım.



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum