Hani atalarımızın güzel ve önemli bir sözü var ya, “Herkes gider Mersin'e biz gideriz tersine.” Dünya ülkeleri enflasyon ile mücadele için faiz artırırken, biz tersine, faiz indirimine gidiyoruz.
Geçen hafta, FED başkanı açıklama yaptı, enflasyon düşene kadar ABD de faiz arttırımı sürecek dedi. Bu karar üzerine bizdeki çok bilmiş sözde ekonomistler, FED başkanı işi bilmiyor bu hareketiyle çok kötü hüsrana uğrayacak diyenler oldu. Hal bu ki FED Başkanı bizdeki uzmanlara sorsaydı, alacağı akıl ile ülkesini uçuşa geçirebilirdi. Bizde olduğu gibi, Allah akıl versin başka ne denirki.
Gelişmekte olan ülkeleri geçiyorum, gelişmiş ülkelerin Merkez Bankaları, kısa dönem tahvil faizlerini artırıyor. Bu agresif faiz artışlarının devam edileceği de, uzmanlar tarafından ifade ediliyor.
Bu ülkeleri yönetenlerin faizi artırmakla yanlış yaptıklarını söyleyen, bizdeki yalaka ekonomistler ve yandaş medyaya sormak lazım, yanlış yaptıkları için mi ülkelerinde enflasyon tek haneli, biz doğrusunu yaptığımız için mi, enflasyon üç haneli bari susun da, kendinize daha fazla güldürmeyin.
Gelişmiş ülkelerde bunlar olurken, peki bizde neler oluyor.
Merkez Bankası bu hafta 100 baz puanlık indirim ile politika faizini % 14’ten % 13’e düşürdüğünü açıklaması ile bütün ülkelerin gündemine girerek şok etkisi yarattı. İktisatçı ve ekonomistleri şaşkına çevirdi.
Şimdi ne olacak?
Merkez Bankası faiz indirim kararı, doların yükselmesi demektir. Dolar yükselince her şeye zam gelmesinin yanı sıra, kur korumalı mevduat hesabında parası olanlar ekstra gelir elde edecek demektir. Bu da hazineye yük, bize vergi anlamına gelir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faiz indirimi sonrası, Türkiye’nin kredi risk primi (CDS) bir kez daha yükselerek 788 seviyesini görmesinde etkili oldu.
Ekonomist Mahfi Eğilmez: TCMB'nin faiz indirimiyle KKM hesaplarına ödenen faiz %17'den %16'ya düştü. Hazinenin ödeyeceği kur farkı 1 puan daha arttı. Yani her faiz indirimi Hazineye ek yük getiriyor. Diyerek yetkilileri bir kez daha uyardı.
Sonuç olarak;
Türkiye son 24 yılda en yüksek enflasyonunu yaşarken, düşük faiz ve yüksek enflasyonun etkisi ile liranın rekor düşük seviyeye yaklaşmış olmasına rağmen, faiz oranlarında şok indirim yapılması, para birimimiz olan TL’yi önemli bir şekilde zayıflatacaktır.
Faizdeki bu şok düşüş, çok daha fazla pahalılığa hazır olun demektir. Bu durumda hiperenflasyonu körüklemek demektir. Alınan bu kararla düşük gelirli yoksul aileleri derinden etkileyecek ve sınıflar arasında gelir dağılımını da derinleştirecektir.
Ülkemizde yaşanan ekonomik olumsuzluklara rağmen, hiçbir yapıcı tedbir almayarak, sürekli dışarıdan ve içerden borç para alarak borçlanmak, sürdürülebilir bir durum değildir. Asıl önemlisi borç harç ile yaklaşan seçimlere girmek, oy almak adına savurganlık yapmak ve popülist davranmak, ülkemiz ekonomisini uçuruma sürükler. Çok ama çok, dikkat edilmelidir.