Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı

Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı


Demokrasinin gelişmesini etkileyen faktörler

02 Nisan 2022 - 09:50

Türk toplumu, çağdaşlaşma ve demokratikleşme yolunda ilerlemek zorundadır. Bunun için toplumun bütün kesimleriyle birlikte, bir uzlaşı içinde, konsensüs sağlanmalıdır. Ülkemizde bozulan demokrasiyi, yeniden inşa edebilmek temel ilkeleri ile kuram ve kurallarıyla yerleştirilmesini sağlamak için, başta siyasiler olmak üzere herkese görev düşmektedir. 

Demokrasinin tam anlamıyla uygulandığı ülkelere baktığımızda, Demokrasinin başarılı olduğu ülkelerde demokrasiyi uygulayan toplumun kültür ve doğasına bağlı olduğu görmekteyiz. Bir demokrasi içindeki vatandaşlar, günden güne genellikle aynı fikirde olmasalar bile, onları bir arada tutan, bazı kalıcı ortak bağlar, çıkarlar veya bağlılıklar vardır. Thomas Hobbes, temsille ilgili olarak “birçok insan, bir kişi veya bir kişi tarafından temsil edildiklerinde tek bir kişi haline gelir” demiştir. Bir ülkeyi tek bir adam tarafından temsil edilmesi ve yönetmesi, çoğunluğun istediği bir rejim değildir bu nedenle, çoğunluğu temsil etmez. Sadece onun kendi çıkarlarına hizmet eden bir kesimi temsil eder.  

Demokrasiyi kutuplaştıran ve parçalayan birçok faktörler vardır. Ben kısaca önemli bulduğum temsil ve rejim, ekonomi ve gelir dağılımı, sosyal ve kültürel, son olarak da iletişim araçları gibi faktörler üzerinde duracağım.    

Kısaca tek adamın yönettiği rejimleri ancak zor kullanarak ayakta durabilirken, demokraside ise, rejim kendi gücüyle ayakta durabiliyor. Buradan yola çıkarak, çağımız koşullarına en uygun rejimin demokrasi olduğunu söyleyebiliriz.

Demokrasinin yaşama geçmesi ve başarılı olması için, ekonomik faktörler önemlidir. Ekonomik olarak Üst, Orta ve Dar gelirli insanların demokrasiye bakışı ve beklentileri de çok farklıdır. 

Ekonomik anlamda iyi olan üst ve orta sınıf olarak, demokrasinin benimsenmesini, büyüyen servetini ve özgürlüklerini korumak için yönetime katkı koymak ister.

Dar gelirli sınıf refah içinde yaşamak, temel hakları olan adalet, eşitlik, hak ve özgürlük alanlarını rahat kullanmak ister. 

Siyasette elbette ekonomik özgürlük, bazı insanların diğerlerinden çok daha başarılı olmasını da sağlar.  O zaman burada kilit, toplumsal soru, siyasetin bu başarının meyvelerini ne ölçüde kimler tarafından paylaşılmasıdır. Bu sorunun yanıtı ülkemizde olduğu gibi, tek adamın yönettiği rejimlerde, bir avuç azınlığın siyaseti kullanarak elde ettikleri kazanımlarını söyleyebiliriz.    

Toplumda her zaman, biraz daha zengin ve biraz daha fakir insanlar vardır. Gelir dağılımının ortasında olanlar, doğal olarak siyasete olumlu bakmayan kararsız kesimlerdir. Burada ilginç olan, fakir kesim ile kararsız kesimin, seçim sürecinde seçim sonuçlarının direkt etkileyen kesimler olmasıdır. Bu kesimlerin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda, yenilikler vaat eden, söylemlerinde popülist politika üzerine kuran siyasetçiler başarılı oluyor.

Diğer bir önemli faktör, siyasette kültür, din ve kimlik siyaseti, her zaman önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Bu değerler manevi değerler olması nedeniyle, maddiyata indirgenemeyecek meseleler sunmakta olması, bu değerlere sahip kesimlerle uzlaşma zordur. Bu nedenle, siyasi gündeme daha farlı siyasi çözümler getirerek kutuplaşmaya ve yabancılaşmaya yol açar. 

Kutuplaştırma ve Parçalanmanın en çok tartışılan kısmı, günümüzdeki, sosyal medyanın yükselişidir. Twitter ve Facebook, bireysel ifadeye bir prim veriyor ve böylece vatandaşların her türlü taleplerinin dile getirmelerine izin veriyor olmasıdır. Dolayısıyla bu yeni medyanın düzenlenmesiyle, demokrasinin canlandırılabileceğini savunanlar olabilir, ancak bilgi kirliliğinin yayılma konusunda kutuplulaşmaların olacağı için canlandıracağı konusunda endişeler de vardır. Benimde bu konuda görüşüm, sosyal medya platformları, parçalanmanın tam da temel nedeni olmazsa da, kutuplaşmayı besleyen atmosferi sürdürmeye ve dost, düşman siyasi zihniyetini sürdürmeye yardımcı olmasında önemli iletişim aracıdır.

Kısacası, parçalanmış demokrasimizin çözümü, siyaset yoluyla “yukarıdan aşağıya” değil, “aşağıdan yukarıya” toplumsal bir uzlaşıyla yapılmalıdır.



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum