Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı

Feyzullah Topçu Mali Hukuk Bilim Uzmanı


Gençlik ve siyaset

19 Haziran 2021 - 20:38

Ülkemizdeki gençliğin geçmişten gelen bilgi birikimi ile hareketliliği ve dinamiği her türlü olumsuzluğa rağmen devam ediyor. Özellikle üniversiteli gençliğin sorgulayan, eleştiren, gerektiğinde direnen, siyasilere etki eden bir yapıları var. Dünyadaki gelişmeleri yakinen takip eden, bileşim ve teknoloji araçlarını çok iyi kullanan Z ve Y kuşağının bilgili ve donanımlı olmaları dikkat çekiyor. 

Bu dinamik yapıyı gören siyasi partilerin, gençliği kendi tarafına çekme çabaları, gençlere övgü söylemleri ve tüzüklerinde göstermelik kota koymalarına rağmen, genç neslin partilerde aktif görev almayarak tepki gösterdiklerini görmekteyiz. Siyasi partilerin ise, gençlerin sorunlarına yönelik bir program üretmemeleri, sadece seçim dönemlerinde söylemlerde bulunup daha sonra gençleri kendi kaderlerine bırakmaları, gençlerin siyasetten uzaklaşmalarına neden olmaktadır.

Böylece kendi haline bırakılan gençlik, bir yerlere savrulup duruyor. Z kuşağı, “coin” gibi sanal para sistemleriyle meşgul olup zengin olma hayali ile kısa yoldan para kazanma derdinde iken, Y kuşağı elindekini koruma ve kendini sağlama alma, X kuşağı ise bulunduğu konumu koruma derdinde.

Ülkemizde yaşayan gençlerimizin gelecek ile ilgili endişeleri sebebiyle hayatlarını garanti altına alma zorunluluğu, onlara yurt dışına gitmek için planlar yaptırıyor. Bunu başararak farklı ülkelere göç eden gençliğin çoğu, geleceğini garanti altına alırken; başaramayanlar evde oturuyor ve tam verimli olacak dönemlerinde evde çürüyorlar.

Gençlerle ilgili yapılan anketlerde öne çıkan başlıklara baktığımızda anket sonuçları, tam da yukarıda bahsettiğim durumu net bir şekilde ortaya koyuyor. 

Anket çalışmasında,  gençliğe göre ülkemizde en önemli sorunun ekonomi olduğu belirtiliyor. Yine araştırmalara göre gençler, liyakate olan inançlarını kaybetmiş durumdalar. Bir anket sorusuna verilen en dikkat çeken cevap ise; “Avrupa’da doğmuş olmak isterdim”. Ankete katılan gençlerin yüzde 69’unun verdiği bu cevap, geldiğimiz durumun en can alıcı ve en üzücü noktasıdır. 

Ankette dikkat çeken sorulardan biri de “Sizce Türkiye’de yüksek eğitim (üniversite, yüksek lisans, doktora) iş bulabilmede ne derece avantaj sağlar?” sorusu iken cevap verenlerin büyük bir çoğunluğu “Hiçbir avantaj sağlamaz” demişler.

Gençlere sorulan başka bir soruda ise gençlerin yüzde 81,9’u “eğitimli olmak” ile “zengin olmak” arasındaki seçimde, zengin olmayı tercih edeceklerini belirtmiş olmaları sizce de ilginç değil mi?

Araştırmanın sonucunda ise, Türkiye’de derinleşen ekonomik krizin, gençlerin yaşam koşullarını giderek ağırlaştırdığı, siyasete ilgileri olmasına karşın siyasi baskıdan ve adalete güvenmemelerinden kaynaklı olarak siyasete dahil olmaktan kaçınmakta oldukları sonucu ön plana çıkmıştır.

Esasen, ülke olarak gençliği aktif hale getirmek için yapılacak çok şey var. Öncelikle, gençlerin enerjilerini, yaratıcılıklarını ve özlemlerini kanalize etmeleri, siyasi liderler ve aktivistler olmaları için destekler programların yapılmalıdır. 

Ayrıca gençlerin becerilerini, bilgilerini ve güvenlerini geliştirirken, seslerini daha etkin bir şekilde ifade etmelerine müsaade etmedikçe, siyasi liderlerle ilişkiler kurmalarına ve katılımın önündeki sosyokültürel ve kurumsal engelleri yıkmadıkça gençlerden bu yönde katkı beklemek biraz hayalcilik olur.

Siyasi partiler, gençlerin siyasi katılımı için yeterli alan sağlayıp sağlamadığı sorununu çözmeye çalışırken, kurumsal ve örgütsel yapıların kurulması için çalışmalar yaptıklarını görmekteyiz.

Siyasi partilerin birçoğunda gençlik kolları kurulmasına rağmen, bu oluşumun partinin genel merkezi tarafından maniple edilmesi, gençlerin siyasete katılımları konusunda engel oluşturmaktadır.

Anayasamızın ülkedeki tüm siyasi gruplara siyasi iktidarı elde etmek için rekabet etmesine izin veriyor olması ve ayrıca, temsil açısından anayasa, engelliler, kadınlar ve gençler gibi potansiyel olarak marjinalleştirilmiş grupların dahil edilmesine duyarlı ve gerçekten de parlamento ve yerel yönetimlerde belirli sayıda sandalye ile temsil edilmelerini sağlaması ve siyasi partiler de kendi iç düzenlemelerinde bu anayasal hükümleri büyük ölçüde kendi iç parti sistemlerine dahil etmeleri de önemlidir.

Bu nedenle, adil ve şeffaf bir şekilde gençliğin etkin katılımı için kurumsal ve örgütsel ön koşullar açısından gerekli düzenlemelerin yapılması önemlidir.  Bunun için sivil gönüllülük, siyasi katılım gibi bazı modelleri kullanılması gençlerin siyasi örgütlere katılımını arttıracaktır.

Gençlerin siyasi olmayan kurumlara, özellikle de işe olan sınırlı katılımı yoksulluğa itebilir. Yoksulluk ve işsizlik siyasi pozisyonları, çıkarları doğrultusunda siyasi kararları ve politikaları etkilemek için bir platformdan ziyade bir iş fırsatı olarak görmelerine neden olabilir. Gençlik liderleri, siyasi pozisyonları ilk etapta istikrarlı gelirle ilişkilendiriyor ve bu da gençlerin katılımının düşük olmasına yol açıyor.

Özetlemek gerekirse, tartışmayı teorik bir model içine yerleştirerek ülkedeki gençlerin siyasi katılımına ilişkin ne yapmamız gerektiği sorunlarını ve ihtiyaçları tespit ederek bu kapsamda programlar üretmek, gençlerin siyasete katılımları konusunda faydalı olacaktır. 

Sonuç olarak, ülkemizde bulunan siyasi partilerimizde aktif rol oynayan gençlerin sayısı çoğaldıkça, bu partilerde demokrasi güçlenir, yenilikçi dünyaya entegre olacak, bilgi ve teknolojiyi arkasına almış, yeni bir Türkiye yaratabiliriz. 



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum